23 Eylül 2016 Cuma

Ahh Birde Kıyısı Olsa Denize! / Firkan Gülaydın


Sabahın ilk demleri. İçimde küçük bir şehir.

Söğüt’ün dalları yere uzanıyor, evlerin bacalarından tüten duman sakinleşiyor.

Hani bir de denize kıyısı olsa...

 

Gece kaçıyor, gün yüzünü umuda dönmüşken.

Sahte günaydınların, memuriyet ciddiyetinde ki tebessümlerin ardında gerçek hisler.

Gün uyandı, maskeler takıldı.

Tanrı kimlikler dağıttı insanlara.

Bir bankacı, bir emlakçı, bir kaç müdür, arkeleog, gitarist...

Evde baba, iş yerinde amir, okulda veli, tiyatroda seyirci...

An, hangi kimliği takınmamızı istiyorsa onu oluyor beden.

Oysa sadece insandık biz, çıplaktık, topraktık, suyduk, hayattık.

 

Gece çekti tüm kokusunu büsbütün şehrin üzerinden.

Egzoz ve izmarit kokusu kapladı her yanı.

 

Hani bir de denize kıyısı olsa.

Bir kaç sandal salınsa serin sularında.

Yağmur nazlı tenini okşasa eylül akşamlarında....

 

Caddeler robotlar ile doluyor,

Dakikler, resmi elbiseliler, siyah plakalı saygı duruşları.

Yaşama mücadelesinin içinde yaşamayı unutan yüzlerce insan.

 

İki katlı beyaz bir ev. Bahçede çocukluğum,

Duvarların içinde şarkılarım.

İlk öpüşmelerim, ilk düşmelerim, ilk acılarım...

Ev. Alabildiğince yabancı, soğuk.

Hani sanki hiç çocuk olmamışım gibi.

Denize kıyısı olsa belki, affederdi çocukluğum tüm günahları.

Koşar adım gelirdi mahalle girişinde ki köprünün üzerinden...

 

İçimde bir şehir.

Keçi patikalarınca uzanan bir yol. Sonunda sen.

Paslanmış şarkılar mırıldanıyorsun geçmişe dair.

Yüzün güneşe dönük, ellerin ağaç yapraklarında.

Hani uzansam dokunacağım sana,

Sarılacağım sıkıca canını yakacak, canımı yakacak kadar hem de.

Ne vazgeçebiliyorum, ne de bu hikayenin son noktasını koyabiliyorum.

 

En çokta belirgin olmayan zaman sıkıyor canımı.

Hani aniden hızlıca akıp giden,

Hani ıstırap gibi hiç geçmeyen...

 

Denize kıyısı olsa içimde ki şehrin,

Sende sever miydin beni?

Kim bilir, belki duyarsın bir gece sana olan sessiz şiirlerimi.

Tutuverirsin bir Pazar sabahı uzattığım elimi.

Ve ben okyanuslar getiririm minik şehrime.

Sen oksijen olursun, ben yunus.

Sana kavuşmadan, derin derin içime çekmeden en fazla dört saat yaşayabilirim...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder