23 Nisan 2017 Pazar

Mavilemek / Serap Şahin


Ayrıntılar içinde boğuluyoruz. Her adımımız kendi derinliğine çekiyor bizi. Kapılmamaya çalıştığımız her akıntının en hızlı yerinde sürüklenirken rastlıyoruz kendimize. Yola çıktığımızda ne isek yolun sonuna vardığımızda da o olma çabasına yenik düşüyoruz.

 

Benliğimizin ışıltılı sokaklarında bir bir çaldığımız kapılardan sadece çıkarken kapatmadıklarımız selamlıyor bizi. Sonra küçük bir su birikintisine değiyor ayağımız. Ürpersek de biliyoruz boğulmayacağımızı. Derin sularda yüzmüşlüğümüz kurtarır bizi. Renkleri tanıyoruz her yaşımızda. Çocukluğumuzun kahraman kırmızısı karşılıyor bizi başka bir sokağın başında. Tutuyor elimizden. " Bu sokak senin, durmak istediğin yere kadar dilediğin gibi yürümelisin" diyor. Gülümsemekten alamıyoruz kendimizi. Hemen solumuzda bir masa duruyor. Ayakları zamana yenik düşmüş, ahşap eski bir masa. Masanın üzerinde duran ilk kadehimiz hemen o an' a götürüyor bizi. Doğru ya, bu masada sarhoş olmuştuk aradığım hayat karşımda dediğimiz insanla. Hem de en keyiflisinden. Bakarken gözlerimiz doluyor hemen, çünkü biz gözyaşlarımızı hep gözümüzün kıyısında taşıyoruz. Adımlarımız merakla bir olmuş şekilde hızlanıyor. Hemen ilerde, sağ köşede renklerinden hatırladığımız ilk çocuk oyunumuz duruyor. Düşüp dizimizi kanattığımız ama arkasından yere oturup dakikalarca kendimize güldüğümüz. Saklayamıyoruz mutluluğumuzu. Sokakta ilerledikçe varacağımız yerin sığlığı sarıyor etrafımızı. Yeşil karşılıyor saklandığı yerden yüreğimizi. Öyle soluk da değil hani, en canlısından bir yeşil. Çok uzaklarda aramaya gerek görmeden hemen hafızamız getiriyor gözlerimizin önüne o hatırayı. Evet, bu ilk aşk. Baktığında nasıl da derin orman yeşili olurdu dünya. Nefes alışımız sevinirdi. Bir yolculukta sarıya denk geldin mi aydınlığa kavuştum desen yeri vardı. İşte tam da o hissi yaşarken buldun kendini. Bizim en parlak olduğumuz yer, sarının en yüksekte kendini gösterdiği yıl. Hafif bir rüzgarla beraber yaz tatilimize eşlik eden o tertemiz güneş ışığı mesela. İşte sarının en çok yakıştığı farkındalık hali.

Yolun sonu yavaş yavaş gözle görülür oldu sanki. Yola çıktığından bu yana karşılaştığın iyiliklerin belki de anlamı yok Sözlüğünde ama yine de bir kelime adamak mutlu eder seni bilirim.        

 Yolun sonu diyorum, adımlık yer kalmışken arkana bakmadan ilerlemelisin. Artık zaman geleceğe dönük tüketiyor kendini. Enerjin yerinde. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle  adım atmaya hazırsın. Son taşın üzerinde gözlerini açıyorsun. Burnuna hafif bir tuz kokusu geliyor bir de ömrünün çiçeklerinin kokusu.

 Bir adım sonrası hayat, bir adım sonrası sen.

Hep maviye, maviliğe yürüyüşün. Bu kadar tutkunu olmuşken bu renk şarkıların benimle mavilemeye var mısın çocukluğum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder