16 Haziran 2016 Perşembe

Yemek Sanat Olabilir Mi? / Huma Kabakcı



Gastronomi dediğimizde kültür ve yemek arasındaki ilişkiyi inceleyen bir disiplin olduğunu görebiliriz. 1801’de ilk defa yazar Joseph Berchoux tarafından kullanılan bu terim, Yunanca mide ile ilgili "Gastro" ve kanun, kural anlamındaki "Nomos" kelimesinden türeyen "Nomy" kelimelerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Böylece yemek sadece yaşamamız için bir unsur değil de başka bir boyuta taşınmıştır.  Peki ya yemek ve gastronomi sanatla birleşince aklınıza neler geliyor? Yemek ve sanatın benzerlikleri nelerdir? İkisi bir araya geldiğinde nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?
 

Andy Warhol. Campbell’s Çorba kutuları, 1962. 32 tuvale sentetik boya, her tuval:20 x 16″ (50.8 x 40.6 cm).

©2015 Andy Warhol Vakfı /ARS, NY/TM Campbell’s Soup Co. izinli. 

 

 
Gıda ve içecek tarih boyunca sanat akımlarında önemli rol oynamışlardır: ikisinin de birbirinden farklı malzemelerde kullanıldığını görebiliriz. Hiç akla gelmeyen formlarda bile gıdanın kişisel, ve geniş kültürel belleklerde, çeşitli politikalarda ve duygusal tepkilerimizde yer aldığını görebiliriz.  Yiyecek ve içecekler akıl, duygu ve hislerimizi kuvvetlendirmek için sanat üretimine ödünç verirler. Son yüzyılda en ikonik natür-mort resimlerinden bir tanesi ise Andy Warhol’un ‘Campbell’in Çorba Kutuları’ (1962) eserleridir. 32 bireysel tuval ‘den oluşan bu seri,  kavramsal sanatsal sürecinde önemli bir yer taşımaktadır. 

 
20. yüzyılın başından bu yana birçok sanatçı yemeği bir malzeme olarak sanatlarında sosyo-politik, kimlik meselesinde, tarihsel veya birçok bağlamda kullanmıştır. Peki resim, heykel, video, enstalasyon, fotoğraf gibi materyallerin ifade edemediği neyi temsil ediyor yemek? 1960’lı yılların başında kavramsal sanatın doğuşuyla birlikte  sanatçılar, bir resim veya heykel yapmak üzere yola koyulup bu amaca yönelik fikirler üretmek yerine geleneksel gereçlerin ve biçimlerin ötesinde düşünüp fikirlerini uygun malzemeler ile ifade etme amacı güderler.

 

‘Nouveau Realisme’ akımının bir parçası olan 1930 Romanya doğumlu İsviçreli sanatçı Daniel Spoerri değişik objeleri, nesneleri ve yemek artıklarını bir masaya yapıştırıp derleyen en çok ‘tuzak resimleri’ (trap paintings) ile tanınmaktadır. Montaj resimlerini devam ettiren sanatçı 1963 yılında ise Fluxus akımında yer almaya başlamıştır. 1960 yılında ise Joseph Beuys ‘Fat Corners’  adlı enstalasyonunda bozulmaya bekletilen üst üste yığılmış domuz yağını sergilemiştir. Kısa bir süre içinde galeride çalışan temizlik ekibi yanlışlıkla Beuys’un eserini mahvederler. Carolee Schneemann ‘Meat Joy’ adlı performansını ise ilk defa 1964 yılında Paris’te vücutları et, balık, sosis, ve başka yemek artıklarıyla kaplı yarı çıplak dansçılarla gerçekleştirir. 1970 yılında performans sanatçısı Adrian Piper kıyafetlerini yumurta, süt, sirke ve yağdan olan bir karışıma ıslatıp giydikten sonra bir hafta boyunca New York sokaklarında halkın arasında gündelik hayatını sürdürür.
 

Daniel Spoerri, Nesir şiirler (1959-60). 

Kredi: Tate websitesi. 

 
 

1990 yıllarının başında ise sanatçı Felix Gonzalez-Torres ‘isimsiz’ adlı şekerlerden oluşan enstalasyonunu AIDS e kaybettiği partnerinin anısına oluşturmuştur.  Eseri görmeye gelen ziyaretçiler şeker almaya teşvik edilmektedir, böylece Torres’in partnerinin kilosu kadar olan şekerler yavaş yavaş azalır ve yok olur. 

 
 
 
 
 

Kara Walker: Incelik/ Muhteşem Şeker Bebek (enstelasyon), 10 Mayıs- 6 Temmuz 2014, Domino Şeker Fabrikası

Son zamanlarda çağdaş sanatta yemek hala kullanılan malzemelerden biridir. 2014 yılının baharına Creative Time Kara Walker tarafından yapılan ilk büyük ölçekli kamu projesini sundu. Brooklyn'in efsanevi Domino Şeker Fabrikası’nda yapılan devasa boyutta şeker kaplı sfenks, binanın köleliğe dayanan tarihiyle bir hesaplaşma niteliğindeydi.  Geçen 2016 yılının Mart ayında ise Art Dubai’nin bir parçası olan ve Delfina Sanat vakfı tarafından organize edilen ‘The Wedding Project’ (Düğün Projesi) gerçekleştirildi. Son iki seneden beri Delfina Vakfının gerçekleştirdiği ‘Politics of Food’ (Yemeğin Politikası) adlı program tarihi ve güncel konuları sorgulamak amaçlı sanatçıları, ünlü şefleri ve önde gelen bilim adamlarını bir araya getirdi. Art Dubai fuarında ise Delfina’nın geçmişte yapmış olduğu yemek performanslarından, ve yemek temalı etkinliklerinden bir seçki gösterildi. Katılımcılardan Sunoj D, Larissa Sansour, Candice Lin, Nile Sunset Annex, Hind Mezaina, Manal al Dowayan, Taus Makhacheva ve Matheus Rocha Pitta gibi sanatçılar da vardı.

 
Bu bütün saydığım örneklere dayanarak yemekle sanatın birleştiği noktada daha değerli ve farklı bir anlam kazandığını görebiliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder