Hayat, uzun bir aidiyet meselesi belki de...
Göz açıp kapatıncaya dek öğrendiğin, edindiğin, alıştığın tüm
süregelişlerin en labirent olanı.
Ben, üçüncü on yıla yaklaşmışken, ne çok adres ezberledim,
Ne çok sokakta kayboldum bir bilseniz.
Çocukluğuma ait pek anım yoktu,
ama hatırladığım bir kaç sahne de hep bir arabanın arka
koltuğunda el sallayan kız çocuğuydu.
Kendi yansımanın arkasında kesik kesik akan yolun şeritleri,
sürekli değişen yeşilin tonları, ön koltukta annem ve yol tabelaları...
Alıştıklarımı bırakmak zorunda kaldım.
Yabancı kaldıklarımı taşımak
Çocukken ne kadar da basitti her şey oysa ki
Arka koltuktan ön koltuğa transfer olduğum da biliyordum ki
Gitmem gerek
Başka bir yöne, arka fonda başka bir müzikle...
Kendim gibi yolda bulduğum dostlarla, tamamen plansız
kararlarla, sırf yolu izlemek için dünyanın bir ucuna gitmek
Her yol, zihnimde bir kıvrım daha açtı belki, kim bilir.
Ağzımızı açıp iki laf etmemişizdir bütün yol
Hayatı susarakta paylaşmaktır beraber yolcu olmak,
Konuşmadan sarıldık birbirimize
Bu gece uzaktan sarılmanın değerini bir kez daha anladıysak
Tamamdır.
Ben eve dönüyorum şimdi
Çok şey var aklımda
Tartım, terazim
Valimizi tartmaya benzemiyor hiç
insan olamanın kantarı
Yol zordur elbet başka bir yöne, arka fonda başka bir müzikle
Ama yola çıkmak yeni bir başlangıç yapmaktır.
Yola çıkmalı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder