Kaynak:
http://www.molecularrecipes.com/
|
Bu akşam biri size menüde
Espresso köpüğü ve çikolatalı makarana
ve transparan ravioli var dese ne yaparsınız?
Ya da içkinizi kadehte ikram etmek yerine bugün size içinde içki olan
yenilebilen taş ve ruj vereceğiz deseler tepkiniz ne olur? Eğer gastronomiye
çok meraklı değilseniz, büyük ihtimalle ilk tepkiniz “tam anlamıyla saçmalık”
olur.
Kaynak:
http://www.molecularrecipes.com/
|
Ancak moleküler gastronomiden
ne kadar nefret eden varsa, bir o kadar seven de var. Örneğin biz Y jenerasyonu
yenilikçi gençleriz. Deneyim seviyoruz. Yemek ilaha ki enteresan ve farklı
olacak ki ilgimizi çeksin. Ancak, özellikle anne ve babamın jenerasyonunu
düşünecek olursam, toplumun büyük bir bölümünün moleküler gastronomiyi yabancı bulup,
denemeden yemeyeceklerine eminim.. Bu yüzden bu ay ki yazıyı moleküler
gastronomi üzerine yazmaya karar verdim.
Moleküler Gastronomi tam olarak nedir?
Moleküler Gastronomi,
Fiziği ve Kimyayı kullanarak pişirilen yemeklere deniyor. Sıradan yemek yapma
aletlerini pas geçen bu yöntemle yemek pişirmek için laboratuvarlarda
kullanılan malzemelere sahip olmak gerekiyor. Moleküler gastronomi bilimi, gıdaların
pişme sırasında ki kimyasal değişimini inceliyor. Bu felsefe ile ortaya çıkan
yemekler yemeğim hem bilim hem sanat olabileceğini kanıtlıyor.
Ancak bazı şefler
moleküler gastronomi terimi kullanmaktansa modern mutfak terimini kullanmayı
tercih ediyor. Londra’da bulunan ve günümüzde dünyanın en iyi restoranlarından
biri olarak kabul edilen Dinner by Heston’un sahibi Heston Blumenthal,
moleküler gastronomi teriminin fazla poş ve ulaşılamayan bir terim olduğunu
savunuyor. Bu yüzden kimya ve fizik bilimi ile pişirilen yemeklere modern
mutfak demeyi daha uygun buluyor ediyor.
Moleküler Gastronomi ne zaman ortaya çıktı?
Her ne kadar moleküler
gastronomi özellikle son yıllarda daha da popülerleşen bir kavram olsa da, sanılanın
aksine moleküler gastronomi yeni bir alan değil. Yemek ve bilim arasında ki
ilişkiyi ilk defa 18.yy sonunda Royal Institution of Great Britain’in kurucusu
ve sous-vide tekniğini bulan Sir Benjamin Thompson, araştırmaya başlıyor. Ancak
moleküler gastronomi terimi hayatımıza ilk defa 80’lerde bu alanda çalışmalar
yapan Herve This ile giriyor. Bu
zamanlarda gastronomi alanında en çok
tartışılan konu gastronominin bir sanat mı? yoksa bilim mi? olduğu… O zamanlar
Paris’te bulunan bir üniversitede bilim adamı olarak çalışan Harve This,
gıdaların ısı ile teması sırasında ki moleküler dönüşümlerini incelemeye
başlıyor. Akabinde This’in yaptığı çalışmalara Macar fizik profesörü olan
Nicholas Kurti katılıyor . İkisi beraber bu konu üzerinde yoğunlaşıyorlar ve
1998’de Kurti’nin ölümü ile beraber, This bu alanda ki çalışmalarına tek başına
devam ediyor.
Herve This
|
İlk kez 1988’de bu iki
profesör “fiziksel ve moleküler gastronomi” adlı çalışmalarını yayınlıyor ve moleküler
gastronomi bu şekilde hayatımıza giriyor. Günümüzde Henri This bu konu hakkında
ki çalışmalarına devam etmekte. Her ay Pierre Gagnaire’in web sitesine yeni bir
buluş ekliyor. Henri This’in daha önce ki çalışmaları arasında; yumurtanın
pişimi için en uygun ısı ( yaklaşık olarak 65°C) , somon tütsülemek için
elektrik akımı verilmesi ve yumurta beyazından köpük yapımı gibi konular
bulunmaktadır.
Moleküler Gastronomi
giderek önem kazanan sanat ve bilimi birleştiren bir alan. Özellikle son
yıllarda bu kadar konuşuluyor olmasının başlıca sebebi bence sosyal medya.
Artık sıradan bir restoranda yediğimiz yemekleri koymak yerine, deneyim
paylaşmaya başladık. Bahsettiğim gibi jenerasyon Y en yenilikçi ve devamlı yeni
deneyimler yaşamak isteyen bir
jenerasyon. 3-5 sene sonra bu alanda yapılacak yeni keşifleri bende sizler gibi
heyecanla bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder