Uzun ve yorucu bir “on yılda” içimde
tuttuğum nefesini serbest bırakmak gibi… Yeni kitabım nihayet çıktı.
2005 yılında AİBÜ’de araştırıma
görevlisiyken, “acaba aşk bir edimsel koşullanma mı?” diye aklıma ilişen saçma
bir soru bu kitabın tohumunu atmıştı. Daha sonra, ben yaşça büyüdükçe, kuramsal
temellerini öğrendiğim kadına şiddetin akıbetine canlı şahit olma zorunluluğum
o tohumu filizlendirdi. Ben, “Bergen Nesli”nden olsam da hiç alışamadım buna,
işim de olsa... Biraz daha büyürken ben, bu sefer karşımda çocuklar vardı. En
kibar tabirle; incitilmiş, göz ardı edilmiş, istismara uğramış, şiddet
görmüş... Süresi ve sayısı belirsiz! “Hani büyümüştüm?” dedim. Benden yaşça çok
çok küçük çocukların önünde kendimi bir bebek kadar saf ve körpe hissederek...
Belki de buydu büyümek. Onlara daha sonra şöyle diyecektim, kalıcı olacak bir
metnin adakta bulunduğum sayfasında, “uyuyan pren(se)si öperek uyandıran,
masalın trajedi, tatlı rüyanın kâbus olduğunu hatırlatan çocuklara…” Saplanıp
içinden çıkamadığım kötülük probleminde beni daha derine iten o güzel
çocuklara… Hiç karamsar değildim. Zaten insan iyimser ya da karamsar olmayı
neredeyse hiçbir zaman kendisi seçemezdi? Bir şekilde kendiliğinden olurdu bu
ve bunun pek bir önemi de yoktu… Önemli olan yıkıcı öfkenin, şiddetin ve
kötülüğün mutlak iyi ve adil olduğuna inandığımız yaratıcının e(vren)inde nasıl
yer bulduğuydu… Bu sorunun kesin bir yanıtı hiç olmadı, büyük olasılıkla hiç
olmayacak da. Öyle ya ben de artık bir cevap aramıyorum, en azından eskisi
kadar. Ben, O’nun e(vren)inde misafirsem, O’na şah damarımın bana yakınlığında
daha yakınsam ve “kötülüğü” az bile olsa idrak edip düşünebiliyorsam; mutlak
iyinin, iyilik denizine bir damla katabilirsem işe yarayabileceğime inandım…
Yıllarca sorgulamış olsam da herhangi bir inancın hakikatini ya da hiçliğini
sorgulamanın anlamsız olduğunun bilincinde olarak inandım.
Ve bu kitap, “kötülüğün” ve şiddetin
karşısında durmanın bana göre had safhada önemli olduğu bu dönemde; cezaya,
istismara, şiddete ve bunların neden olduğu nesilden nesile bulaşan “kötülüğe”
bir karşı duruş sergileyen, alternatifler sunan, bir davranışı şekillendirmek,
bizi öfkelendiren sorunu çözmek, partnerimizi severken ve çocuğumuzu eğitirken
ilkel canlılar gibi davranmak zorunda olmadığımızı anlatmaya çalışan bir kitap
olarak, kısmet ki bugünlerde siz okurların takdirine sunulmak üzere can buldu…
Buna rağmen, bir birey olarak zayıflıklarımızın ve kusurlarımızın farkında olup
aslında mükemmel ve aşkın bir varlıkmışız gibi çıkarlardan, hazdan ve de
cezadan uzak kalınmasını öğütleyen ütopik ya da masalsı bir metin değil, belki
gözümüzle gördüklerimiz olmasa bile duygularımız kadar gerçek, nefes almış ve
bir gün yok olmuş yaşamlarla bilimi harmanlayan bir kitap oldu...
Kitap belki, hislerimde en ufak bir
abartısı olmayan bu sözlerimin hakkını, karşılığını verememiştir. Ama kadına ya
da çocuğa şiddetin ve kötülüğün karşısında durabilmek ve “Peki, bunun yerine ne
yapacağım?” sorusuna yanıtlar verebilmek için her kelimesi ve hatta o kelimenin
yalnızca eki için bile günlerce düşündüğümü, elimden ne geldiyse çabaladığımı
bilmenizi isterim.
Klasik bir tanıtımla başlamadım, ancak ne
okuyacağınızı bilme hakkınıza saygı duyarak kitaptan bazı konuları paylaşmak
istiyorum:
- Kendinizi Çocuklarınız Üzerinden
Gerçekleştirmeyin!
- Eyvah! Çocuğum Ödül Bağımlısı Oldu.
- Pahalı Olan İyidir!
- Aşkımın Katili Evlilik mi Yoksa Ben
miyim?
- Saldırganlık ve Şiddet Doğuştan mı
Gelir? Öyle Bile Olsa Bunu Değiştirebilirim.
- Seni Sevmiyorum Ama Sana Mecburum!
- Ekrandaki Şiddet Miti
- Seni Gelince Babana Söyleyeceğim!
- İlk Gecenin Gölgesinde Bir Yıl Dönümü
- Matematiğim Pekiyi Ama Kendimi
Toplayamıyorum!
- Cinsiyetçilik:
Kadının Kalbine Giden Yol Vajinasından
Geçer!
Eksik Etek - Penis Kıskançlığı
- İnsan Şiddetle Eğilmez Kırılır!
- Hatalı Yorumlanan Geleneksel İnançlar
- Şiddet (Dayak) Cennetten Çıkmış Olabilir
mi?
- Din ve Şiddet Arasında Bir İlişki
Olabilir mi?
- Mevlana da, Bir İntihar Bombacısı da
Aynı Kaynaktan İlham Aldı… Öyleyse?
Bu kitaba katkı sağlayan, sağlamaya
çabalayan herkese çok teşekkür ediyorum. Her birinizin adını kitapta tek tek
andım. Her anında yanımda olduğu için Eşim Handan’a, kitabın ince düşünülmüş
karikatürlerini çizen Sanatçı Erdem Toker'e, kitabın tanıtım yazısını kaleme
alan ve bu yazdıklarımın temelini bana öğreten değerli hocam Prof.Dr. Nurhan
ER’e ve kitabın sizlere ulaşmasını sağlayan Sola Yayınları ailesine burada
ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Sevgiyle…
Uzm. Psk. M. Evren HOŞRİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder