Karabasan, çocukluğumdan beri yılda birkaç
kez misafirim olmuştur. Daha doğrusu çocukken böyle zannederdim. Sonraları,
bunun nedenini öğrendiğimde, “uyku felci” yaşarken kaygılarım bir hayli azaldı.
Yaklaşık iki yıl önce, deneyimlediğim yeni bir uyku felcine, ilk kez görsel bir
hallisünasyon da eşlik ediyordu: Tavanda ters yürüyen, beyaz elbiseli ve siyah
saçlı bir kadın! “Bu da ne şimdi?” diyerek ciddi ciddi panik yaşamıştım o an.
Gözümü hemen sımsıkı kapattım. Açsam bir türlü, açmasam bir türlü, ama açmadığım
her saniye sanki bana daha fazla yaklaşıyormuş gibi hissediyordum. O sırada
bedenim de hareket etmediğinden, bir anda sırılsıklam terledim. Ufacık bir ses
çıkarmaya korkuyordum, nefes almaya bile. Gözümü açmaya ise hiç mi hiç
cesaretim yoktu. Alacakaranlık odada, kurbanlık koyun gibi uzanmış, bütün
bedenim felç olmuş bir şekilde beklerken mantıklı düşünmeye çalıştım. Neden
tavanda, neden beyaz elbiseli, neden siyah saçlı ve neden kadın? Muhtemelen
saniyenin binde biri kadar bir sürede, zihnimden düşünceler ve çözümler film
şeridi gibi geçerken, hafifçe ve çıt çıkarmadan tebessüm etmeyi başardım.
Çünkü, hemen hemen bütün korku filmlerinde izlediğim karakterlere cuk diye
oturuyordu gördüğüm şey. The Exorcist (Şeytan) filminin, merdivenden ters
inerek bir neslin travmalarının sebebi, tepkisiz, tekinsiz fakat her şeyi
yapabilir bir şeytan rolüyle tüylerimi diken diken eden Regan’ı; The Ring
(Halka) filminin, televizyondan fırladığında yüzüne hiç bakamadığım Samara'sı;
The Grudge (Garez) filminin, bence komik ve aslında çok tırsmasam da çıkardığı
itici seslerden huzursuz olduğum Kayako’suydu gördüğüm… E, o zaman, gerçek
olmazdı. Filmde görerek zihnime kazınan imgelerden, yine zihnimin oluşturduğu
karma bir imge olmalıydı bu. Benim zihnimin oluşturduğu bir görüntünün ötesinde
ontolojk varlığı olan bir şey olamazdı. Çünkü, neredeyse izlediğim bütün korku
filmlerinde kullanılan temayla aynıydı gördüğüm o şey: beyaz elbiseli, siyah
saçlı, tavanda duran bir kadın! Bu kadar mantık silsilesinden sonra artık
ortadan kaybolmuş olduğuna eminmişim gibi bir kanıya vararak gözümü açmaya
cesaret ettim… "Aman Allah’ım, burnumun ucundaydı ve simsiyah gözlerini
bana dikmişti!" desem, tası tarağı toplayıp, bütün bildiklerimi de aklımı
da orada bırakırdım sanırım. Tabii ki artk orada değildi (hiç de orada
olmamıştı aslında), yok olmuştu! Benim “uyku felcim” de bitmişti ve vücudumu
hareket ettirebiliyordum. Sonra, gülümseyerek uykuya daldım. Ama inanın bu
yazıyı yazarken bile tüylerim diken diken olmuyor değil. Koşullanmalarımımız, öğrenmelerimiz;
velhasıl psikolojimiz böyle bir şey işte... Benim psikolojim izlediğim
filmlere, çocukken duyduğum ürkütücü hikayelere göre zihnim aracılığıyla
benimle oyun oynamıştı. Her zaman yaptığı gibi. Bunu fark etmek de rahatlamayı
kendiliğinden getiriyordu…
Karabasan Nedir? Karabasan (asıl adı uyku felci), uyku başlangıcında ya da uyanma sürecinde
bireyin tüm vücudunun ya da vücudunun bir kısmını bir varlık tarafından ele
geçirildiği algısıdır. Bu algıya bazen, bireyin yaşadığı kültüre bağlı olarak
çeşitli görsel, işitsel ya da dokunsal halüsinasyonlar eşlik eder. Uyku felci
sırasında bir cücenin fısıldıyormuş gibi algılanması görsel ve işitsel, tüm
vücudu tüylerle kaplı bir varlığın, bireyin bedeninin üzerine çökmüş ya da
boğazını sıkıyormuş gibi algılanması görsel ve dokunsal halisünasyonlara örnek
olarak verilebilir.
Amerikan Psikiyatri Birliği Tanı Ölçütlerine göre karabasan (uyku felci)
uyanıklık durumu ve uyku arasındaki geçiş sırasında istemli hareketler yapamama
şeklinde tanımlanır. Bu durum uykunun başlangıcında ya da uyanma anıyla
birlikte ortaya çıkabilir. Bu belirtilere genellikle yoğun kaygı ya da bazı
durumlarda ölüm korkusu eşlik eder. Toplumumuzda “karabasan” olarak
adlandırılan bu olgu, temelde belli bir nörofizyolojik kökene, halüsinasyonların
varlığıysa dolaylı olarak psikolojik bir nedene bağlıdır.
Not: bu durumu sıklıkla yaşıyor ve kendiniz kontrol
edemiyorsanız ya da bu durum gündelik yaşantınızda sorunlara neden oluyorsa bir
uzmana başvurmayı ihmal etmeyin. Uzm. Psk. Evren HOŞRİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder