Son bir kaç yıl içinde
“küratörlük” terimini kaç kez duydunuz? Peki aslında tam olarak ne anlama
geliyor? Küratörler kimlerdir? Tam olarak ne yapıyorlar?
Kanye West’ten IKEA’ya
kadar, sanat camiası dışında pek çok değişik bağlamda bu terimi duymuş
olabilirsiniz. “Evinizi kürate edin” “Müziğinizi kürate edin” “Gardırobunuzu
kürate edin” sloganları pek çok yerde, reklamlarda dahi kullanılıyor. Peki,
kürate etmek ve küratörlük nedir?
“Kürate
etmek” latince curare kelimesinden türemiş olup “bakımını üstlenmek”
anlamına gelmektedir ve dolayısıyla küratör, geleneksel olarak bir yönetici
veya nezaretçi olarak tanımlanır. Kürate
etmek son bir kaç yıl içerisinde, her yeni sergi ve bienal ile küratörün ne
yaptığına dair faaliyet alanının değişmesi ve genişlemesi sayesinde sanat
dünyasının hem içinde hem de dışında yer alan temel bir konsept haline
gelmiştir.
Çağdaş bağlamda küratör; bir
sergi için sanat eserlerini seçen ve yorumlayan kişi olarak anılmaktadır. Ancak
küratörün rolü artık yapımcı, aracı, sergi planlayıcısı, eğitmen, planlayıcı,
yönetici, prodüktör ve
organizatör rollerini de bünyesinde barındırmaktadır. Küratörün, etiketleri,
katalog makalelerini ve sergi için her türlü diğer destekleyici içeriği yazan
kişi olması da olasıdır (buna her türlü çevrim içi materyaller, sergide bulunan
basın bültenleri de dahildir).
Küratör
sadece sanatçıları seçmekle kalmaz, aynı zamanda serginin yazılı konseptini,
bağlamını formüle eder. Küratör ayrıca halkın ve sanat ziyaretçilerinin de
etkileşimini göz önünde bulundurur.
Küratörlük
söyleminin genişlemesi 1990’ların başında küratörlük programlarının
başlamasıyla hızlandı. Öğrenciler ve program liderleri sadece sanat eserleri
yerine sergi tarihçesi ve metodolojilere odaklanarak mevcut sergi modellerine
ve görece olarak az sayıda tesis edilmiş küratörlük örneklerine bakmaya
başladırlar. Dünya genelinde
üniversiteler, kolejler ve müzelerde gitgide artan sayıda küratörlük eğitim
programları açılmaya başladı. Çığır açıcı bir küratörlük programı ilk kez
çağdaş görsel sanat tarihi ve sergi düzenlemenin yanı sıra teori ve eleştiriyi
birleştiren yoğun bir program sunan New York’taki Bard College tarafından 1990
yılında başlatıldı. Aslen Bard’ın programını temel alan Kraliyet Sanat
Koleji’nin (Royal College of Art, RCA) hem teori hem de uygulamayı birleştiren
iki yıllık master programı Çağdaş Sanat Küratörlüğü 1992 yılında eğitime
başladı. Hemen ardından iki yıl sonra Hollanda’da De Appel Küratörlük programı
kuruldu.
Farklı
küratör klişelerinin ve küratör tanımının zaman içerisinde, özellikle de bugün
içinde yaşadığımız tüketim odaklı dünyada nasıl evrimleştiğini açıklamak içn
bazı geniş örnekler vereceğim ve sonrasında duymuş olabileceğiniz bir kaç
küratörden bahsedeceğim;
Bağımsız Küratör veya serbest küratörler bir dereceye kadar üzerlerine
almak istedikleri rolleri tanımlayabilirler. Genellikle kamusal projeler veya etkinlikler
ya da kamusal sanat eserlerinin siparişi, ofisler ve işyerleri için sanat
eserleri seçimi gibi konularda uzmanlaşır ve mimarlara ya da iç mimarlara
çeşitli hizmetler sunar ve proje bazında çalışırlar.
Kurumsal Küratör sadece müzenin veya sanat kurumunun
ideolojisini ve hedeflerini temsil etmekle kalmazlar, aynı zamanda yeni sanat
eserlerinin sipariş edilmesi, satın alınması, kamusal programlar
geliştirilmesi, gerek genel sanat toplumu gerekse kurumun hamileri ve destekçileri
için etkinlikler planlanmasına ilişkin birçok sorumluluğu da üstlenirler.
Bağımsız küratörlere kıyasla kurumsal küratörler daha profesyonel/ yerleşik
görünseler de, daha az esnek, daha fazla hiyerarşik ve politik bir ortamları
vardır.
Gardiyan veya Muhafız daha ziyade sanat eserlerinin korunması, iyi koşullarda
muhafaza edilip edilmediği ile ilgilenir. Bu rolün geçmişi 14. – 17. Yüzyıl
Salon sergilerine uzanmaktadır.
Araştırmacı ve Eğitimcinin öğretim yanı sıra yazma,
düzenleme, basım ve yayım işlerini yönetme; görsel araştırması; telif haklarına
ilişkin izin/lisans işlemlerinin yapılması gibi sorumlulukları da vardır ve eğitim, konuşmalar, destek
kampanyaları, fon yaratma ve basın işleri gibi sergilerin çağdaş programları
ile de ilgilenebilirler.
Küratör olarak Sanatçı, bir sergi yaratması için kendisini davet eden kurumun
geleneklerini yıkması konusunda teşvik edildiğinden, diğer küratör örneklerine
kıyasla daha özgürdür ve küratörlük uygulaması bakımından katı akademik
kurallara veya kaliteye itibar etmemeyi seçebilir.
Çağdaş
sanat sadece çok varlıklı olanların karşılamaya gücünün yettiği lüks bir marka
olarak görüldüğünden, bağlantısal olarak bazı küratörler zengin ve ünlülere
erişim sağlarlar. Sonuç olarak bir ünlü statüsü sağlamış, dünyanın her
tarafında lansman partilerinde ve etkinliklerde fotoğrafları çekilen global
olarak “süper küratörler” olarak bilinen bir avuç küratör ortaya çıkmıştır. Bu,
küratörlük imajına çekici, jet-set bir kariyer seçeneği olarak katkıda
bulunmuştur – ancak bu mümkün de olsa çoğunluk için durum böyle değildir. Bu durumda küratörlük gerçekten de insanların
düşündüğü kadar çekici ve eğlenceli midir?
“Kürate
etmek” kelimeleri ve “küratörlük” mesleği pek çok durumda yanlış kullanılmakta
ve yanlış yorumlanmaktadır. Kim Kardashian ile evli ünlü rap şarkıcısı Kanye
West dahi artık kendisini küratör olarak adlandırmaktadır. Çoğu kişinin az bir
ücret karşılığında uzun saatler çalıştığı bir mesleğe cila çekerek fotojenik,
CEO-benzeri– aralarında Hans Ulrich Obrist ve Klaus Biesenbach’in yer aldığı – seçkin
bir ünlü küratörler grubu ortaya çıkmıştır. Pharrell Williams, Madonna ve Miley
Cyrus gibi gerçek ünlüler de sergiler düzenlemişler ya da en azından isimlerini
bu sergilerle ilişkilendirmiştirler.
Kısacası/Sonuç
olarak, küratör olmakla ilgileniyorsanız, bir kez daha düşünün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder