Ne çok şey değişti oysa!
Eskiden kara tahtaydı üzerine
yazılmış formüllere dalıp gittiğimiz, şimdiyse akıllı olanının yansımasında
hayallerimiz... Kocişlerini karşılama hazırlığı yapan cici gelinlerinki gibi süslü
kurdelelere sarılmış tabletler eşliğinde başlayan yeni bir ders dönemi. Evet,
çok şey değişti fakat bir çocuk için sanatın ve sağlığın temel direkleri müzik,
resim ve beden eğitimi derslerinin sıradan ve önemsiz olduğu kabulü ne yazık ki
hiç değişmedi…
Güzide eğitim sistemimizde YGS’den
sıfır çeken otuz üç bin kişiden biri değilseniz, iyi kötü bir üniversiteye adım
attığınızda, affedersiniz kapak attığınızda, tiyatro hakkında pek bir fikriniz
olmadığı için, dinlediğiniz bir müzik hakkında ufacık bir teknik yorum
yapamadığınız için, bir resim sergisindeyken eserlere bakıp da hiçbir şey
anlamayıp hissedemediğiniz için acı duyacaksınız. Arabesk ya da çakması, daha
ilkel tarafımıza hitap eden pop müzikten aldığınız hazzı bir klasik müzik
eserinden neden alamadığınıza bir anlam veremeyeceksiniz. Ama bütün bu süreç
boyunca, sosyal çevreniz sizi küçümsemesin diye “anlıyormuş, hissediyormuş
gibi” davranacaksınız. Sonra bir gün, içinizde bir kıpırtı olacak ve belki bir
enstrüman çalmak isteyeceksiniz. Üstat size, “Bir şeyler çalabilirsin ama o
kadar, çünkü en kıymetli çağlarını geride bırakmışsın” diyecek. Belki bunun
üzerine hırs yaparak bir yerlere gelecek az sayıdaki kişiden bir olacaksınız ya
da belki de bu hayalinizi yüreğinize gömeceksiniz. Bir spor dalında ilerlemek
isteseniz de olgunlaşmış vücudunuz buna izin vermeyecek. Sonra başka
diyarlardaki başarılı sporcuları ya da müzisyenleri gördükçe “onlar yetenekli”
diyeceksiniz… Bunun da ötesinde, “Neden bu kadar canımız acıyor. Neden güzel
ülkemde bu kadar şiddet var, neden güzel ülkemin insanı öfkesini kontrol
edemiyor” diyerek üzülecek ve hayıflanacaksınız. Spor ve sanatın ne kadar
yapıcı, dönüştürücü ve insanın en ilkel taraflarını törpüleyen ve sağlıklı bir
şekilde doyuran bir şey olduğu aklınıza hiç gelmeyecek…
Evet, geçmişten bugüne çok şey
değişti… Ve evet, artık sizler yalnızca bir yarışa hazırlanıyorsunuz, bu yarış
bittiği anda o yarışa nasıl hazırlandığınızın bir önemi olmadığını ve
kaçırdığınız fırsatların aslında ne kadar önemli olduğunu anlayacağınız, yıllar
sonra geriye dönüp baktığınızda kara tahtayla akıllı tahta arasındaki farkın
tebeşir tozu yutmayacak olmanın ötesinde bir şey olmadığını fark edeceğiniz bir
yarışa…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder