"Sözde bir cin
çıkarma ayininde şeytan ya da cinlerle değil, bireyin psikolojik ya da
nörolojik sorunlarıyla savaşılmaktadır!
Bu savaşın işe
yarayan silahı ise psikoloji ve tıptır."
Özellikle orta çağda uygulanan, İslam kültüründe
ise az da olsa yer bulmuş olan “Şeytan/Cin çıkarma (exorcism)” fenomeni
daha çok Hristiyan kültürüne ait bir inanıştır. O dönemlerde, cadı, büyücü ya
da şeytan/cin tarafından ele geçirilmiş şeklinde tanımlanan bireylerin, aslında
“Psikoz, Şizofreni, Konversiyon Bozukluğu (Histeri) ya da Tourette Sendromu”
yaşayan hastalar olduğu yüzyıllar sonra yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya
konmuştur.
Psikozların (özellikle şizofreninin),
epilepsi ya da histerinin dışsal ve metafizik bir varlığın neden olduğu
hastalıklar olduğu iddiası tarih kadar eskidir. Bu hatalı iddiaların nedeni,
eski zamanlarda bu hastalıkların kökenleri ve tedavisinin anlaşılamıyor
olmasıyla ilgiliydi. Örneğin, bugün nörolojik bir hastalık olarak bilinen ve
tedavi edilen Tourette Sendromuna sahip bireylerde; göz kırpma, kol sallama,
omuz silkme, tekme atma, homurdanma, başkalarının söylediğini tekrarlama vb.
belirtiler görülür. Dahası birçok vakada bireyin -sanki bir başka varlık
tarafından kontrol ediliyormuş gibi- kaba ve çirkin sözler söyleme dürtüsüne
karşı koyamadığı, hatta bazı çocukların, olması gerekenden çok daha ince sesler
çıkardığı görülmüştür. Bir kız çocuğunun kendini ateşin üzerine attığı
kaydedilen Tourette Sendromu vakaları arasındadır. Tüm bu belirtiler, bu hastalığı
tanımayan aileler ve bunu yaşayan çocuk ya da yetişkinler için korku verici
olabilmekte ve daha da önemlisi oldukça gizemli görünmektedir. Tüm dünyadaki
insanların; açıklayamadığı, anlayamadığı ve gizemli görünen olayları cinlerle
ya da benzeri varlıklarla açıklama eğilimi bu yüzden pek de şaşırtıcı
değildir.
Benzer biçimde, Konversiyon bozukluğu (eski
adıyla histeri) olan bireylerde ise hiçbir fizyolojik kökeni olmadan
körlük, sağırlık, felç, bayılma, kendini gebe sanma gibi ilginç ve gizemli
olarak yorumlanan belirtiler görülür. Bunu yaşayan bireyler bütün bunların
gerçek, yani fizyolojik olduğundan emindir. Ancak, gerçekte bu yaşadıklarının
temeli fizyolojik değil psikolojiktir. Bu durum temelde bireyin çevresiyle
iletişim kuramamasıyla ve bilinçdışı çatışmalarıyla ilgilidir. Bu sorunları
yaşayan bireyler, aslında ruhsal olarak sıkıntı yaşadığını ve kendisine ilgi
gösterilmesini istediğini sağlıklı bir iletişim yoluyla değil de bu yazıda bir
kısmını saydığımız konversiyon belirtileriyle ifade etme sorunundan
mustariptirler. Histeri de günümüzde ruh sağlığı uzmanlarınca tedavi edilen
hastalıklar arasındadır.
Şizofreni açısından bakıldığında; kişide
hareketsiz donuk beden duruşu (katatoni), hareketleri tekrar etme,
karşısında birisi varmışçasına kendi kendine konuşma, hareketlerini yönlendiren
sesler duyma, görüntüler görme, kendine zarar verme gibi davranışlar
görülebilmektedir. Bu durum da yine bazı bireyler için olağan dışı, ürkütücü
görünebilir. Ancak bu ve benzeri durumlar günümüzde tıbbi olarak
açıklanabilmekte ve tedavi sürecinde belirtiler kontrol altına
alınabilmektedir.
Burada şuna dikkat çekmek gerekir: Histeri
de ya da Tourette Sendromunda hatta epilepsi ve şizofrenide cin/şeytan çıkarma
ayinlerinin bazen olumlu bir sonuç veriyormuş gibi görünmesi illüzyondur.
Özellikle histeri vakalarında plasebo etkisinin (Aslında hiçbir etkisi
olmayan bir maddenin ya da yöntemin sadece birey inandığı için bireye iyi
gelmesidir. Örneğin bir şekerin, ağrı azaltıcı bir ilaçmış gibi sunulduktan
sonra, sırf birey buna inandığı için bireyin şiddetli ağrılarını dindirmesi
gibi.) rol oynamasıyla ilgilidir. Plasebo etkisi ilaçta, telkin
yöntemlerinde ve dini ritüellerde sıklıkla ortaya çıkar. Şizofreni, epilepsi,
Tourette Sendromu ya da histeri gibi hastalıklarda cin çıkarma ya da benzeri
dini ritüellerin iyi geliyormuş gibi görünmesi plasebo etkisiyle de ilgilidir.
Bu uygulamalarda başlangıçta hasta birey sanki iyileşiyormuş gibi görünür,
ancak tıbbi ilaçlar ya da psikoterapilere devam edilmediği sürece hastalık
düzelmeyerek daha da şiddetlenebilir. Örneğin, uygulanan yöntemin etkisi
plaseboya bağlı olduğu için plasebo etkisi ortadan kalktığında, yani örneğin
histerik bir birey, kendisine cin çıkarma ayini yapılırken, hem ailesinden hem
çevresinden hem de kendisine ayin yaparak ona “çok özel” hissettiren kişi
tarafından yoğun ilgi gördüğü için süreçteki yoğun ilgiye bağlı olarak, bir cin
tarafından yaptırılıyormuş gibi görünen davranışların ortadan kalkma ihtimali
vardır. Bu, “ilgiye” bağlı olarak ortadan kalkan, cin çarpmasıymış gibi görünen
belirtiler, ayin yapan kişinin, ailenin ve çevrenin ilgisi, desteği sona erince
şüphesiz tekrar edecektir.
Psikolojik ya da nörolojik olan bu tip
hastalıkların metafizik yollarla düzeliyormuş gibi görünmesi bir yanılsamadır.
Hastalığın iyiye gitmesi çoğunlukla geçicidir ve süreç kişinin sağlığı
açısından da çok tehlikelidir. Dolayısıyla, -sözde- bir cin çıkarma ayininde
şeytan ya da cinlerle değil, bireyin psikolojik ya da nörolojik sorunlarıyla
savaşılmaktadır! Bu savaşın işe yarayan silahı ise psikoloji ve tıptır.
Not: Bir cinin/şeytanın insana musallat
olmasının ve cin/şeytan çıkarma yönteminin İslam düşünürlerinin pek çoğu
tarafından din dışı kabul edildiği unutulmamalıdır.
Uzm. Psikolog Evren
HOŞRİK
“Dua - Kutsal mı, Bilimsel
mi?“adlı kitabından esinle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder