17 Ocak 2017 Salı

Sadece Ruhumun Tutsağıyım! / Evren Hoşrik


"Sözde bir cin çıkarma ayininde şeytan ya da cinlerle değil, bireyin psikolojik ya da nörolojik sorunlarıyla savaşılmaktadır!

 Bu savaşın işe yarayan silahı ise psikoloji ve tıptır."

 

Özellikle orta çağda uygulanan, İslam kültüründe ise az da olsa yer bulmuş olan “Şeytan/Cin çıkarma (exorcism)” fenomeni daha çok Hristiyan kültürüne ait bir inanıştır. O dönemlerde, cadı, büyücü ya da şeytan/cin tarafından ele geçirilmiş şeklinde tanımlanan bireylerin, aslında “Psikoz, Şizofreni, Konversiyon Bozukluğu (Histeri) ya da Tourette Sendromu” yaşayan hastalar olduğu yüzyıllar sonra yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konmuştur. 

 

Psikozların (özellikle şizofreninin), epilepsi ya da histerinin dışsal ve metafizik bir varlığın neden olduğu hastalıklar olduğu iddiası tarih kadar eskidir. Bu hatalı iddiaların nedeni, eski zamanlarda bu hastalıkların kökenleri ve tedavisinin anlaşılamıyor olmasıyla ilgiliydi. Örneğin, bugün nörolojik bir hastalık olarak bilinen ve tedavi edilen Tourette Sendromuna sahip bireylerde; göz kırpma, kol sallama, omuz silkme, tekme atma, homurdanma, başkalarının söylediğini tekrarlama vb. belirtiler görülür. Dahası birçok vakada bireyin -sanki bir başka varlık tarafından kontrol ediliyormuş gibi- kaba ve çirkin sözler söyleme dürtüsüne karşı koyamadığı, hatta bazı çocukların, olması gerekenden çok daha ince sesler çıkardığı görülmüştür. Bir kız çocuğunun kendini ateşin üzerine attığı kaydedilen Tourette Sendromu vakaları arasındadır. Tüm bu belirtiler, bu hastalığı tanımayan aileler ve bunu yaşayan çocuk ya da yetişkinler için korku verici olabilmekte ve daha da önemlisi oldukça gizemli görünmektedir. Tüm dünyadaki insanların; açıklayamadığı, anlayamadığı ve gizemli görünen olayları cinlerle ya da benzeri varlıklarla açıklama eğilimi bu yüzden pek de şaşırtıcı değildir. 

 

Benzer biçimde, Konversiyon bozukluğu (eski adıyla histeri) olan bireylerde ise hiçbir fizyolojik kökeni olmadan körlük, sağırlık, felç, bayılma, kendini gebe sanma gibi ilginç ve gizemli olarak yorumlanan belirtiler görülür. Bunu yaşayan bireyler bütün bunların gerçek, yani fizyolojik olduğundan emindir. Ancak, gerçekte bu yaşadıklarının temeli fizyolojik değil psikolojiktir. Bu durum temelde bireyin çevresiyle iletişim kuramamasıyla ve bilinçdışı çatışmalarıyla ilgilidir. Bu sorunları yaşayan bireyler, aslında ruhsal olarak sıkıntı yaşadığını ve kendisine ilgi gösterilmesini istediğini sağlıklı bir iletişim yoluyla değil de bu yazıda bir kısmını saydığımız konversiyon belirtileriyle ifade etme sorunundan mustariptirler. Histeri de günümüzde ruh sağlığı uzmanlarınca tedavi edilen hastalıklar arasındadır. 

 

Şizofreni açısından bakıldığında; kişide hareketsiz donuk beden duruşu (katatoni), hareketleri tekrar etme, karşısında birisi varmışçasına kendi kendine konuşma, hareketlerini yönlendiren sesler duyma, görüntüler görme, kendine zarar verme gibi davranışlar görülebilmektedir. Bu durum da yine bazı bireyler için olağan dışı, ürkütücü görünebilir. Ancak bu ve benzeri durumlar günümüzde tıbbi olarak açıklanabilmekte ve tedavi sürecinde belirtiler kontrol altına alınabilmektedir.

 

Burada şuna dikkat çekmek gerekir: Histeri de ya da Tourette Sendromunda hatta epilepsi ve şizofrenide cin/şeytan çıkarma ayinlerinin bazen olumlu bir sonuç veriyormuş gibi görünmesi illüzyondur. Özellikle histeri vakalarında plasebo etkisinin (Aslında hiçbir etkisi olmayan bir maddenin ya da yöntemin sadece birey inandığı için bireye iyi gelmesidir. Örneğin bir şekerin, ağrı azaltıcı bir ilaçmış gibi sunulduktan sonra, sırf birey buna inandığı için bireyin şiddetli ağrılarını dindirmesi gibi.) rol oynamasıyla ilgilidir. Plasebo etkisi ilaçta, telkin yöntemlerinde ve dini ritüellerde sıklıkla ortaya çıkar. Şizofreni, epilepsi, Tourette Sendromu ya da histeri gibi hastalıklarda cin çıkarma ya da benzeri dini ritüellerin iyi geliyormuş gibi görünmesi plasebo etkisiyle de ilgilidir. Bu uygulamalarda başlangıçta hasta birey sanki iyileşiyormuş gibi görünür, ancak tıbbi ilaçlar ya da psikoterapilere devam edilmediği sürece hastalık düzelmeyerek daha da şiddetlenebilir. Örneğin, uygulanan yöntemin etkisi plaseboya bağlı olduğu için plasebo etkisi ortadan kalktığında, yani örneğin histerik bir birey, kendisine cin çıkarma ayini yapılırken, hem ailesinden hem çevresinden hem de kendisine ayin yaparak ona “çok özel” hissettiren kişi tarafından yoğun ilgi gördüğü için süreçteki yoğun ilgiye bağlı olarak, bir cin tarafından yaptırılıyormuş gibi görünen davranışların ortadan kalkma ihtimali vardır. Bu, “ilgiye” bağlı olarak ortadan kalkan, cin çarpmasıymış gibi görünen belirtiler, ayin yapan kişinin, ailenin ve çevrenin ilgisi, desteği sona erince şüphesiz tekrar edecektir.

 

Psikolojik ya da nörolojik olan bu tip hastalıkların metafizik yollarla düzeliyormuş gibi görünmesi bir yanılsamadır. Hastalığın iyiye gitmesi çoğunlukla geçicidir ve süreç kişinin sağlığı açısından da çok tehlikelidir. Dolayısıyla, -sözde- bir cin çıkarma ayininde şeytan ya da cinlerle değil, bireyin psikolojik ya da nörolojik sorunlarıyla savaşılmaktadır! Bu savaşın işe yarayan silahı ise psikoloji ve tıptır.

 

Not: Bir cinin/şeytanın insana musallat olmasının ve cin/şeytan çıkarma yönteminin İslam düşünürlerinin pek çoğu tarafından din dışı kabul edildiği unutulmamalıdır.

Uzm. Psikolog Evren HOŞRİK

“Dua - Kutsal mı, Bilimsel mi?“adlı kitabından esinle… 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder