Demli
çay severdin mesela, ellerin hareket halindeyken konuşurdun örneğin.
Hiç
kimse, hiçbir şey yapacaklarına set kuramazdı,kuralların yoktu.
Çocuklaşan
yanını ve öfkeli halini ayırt etmek imkânsız hâle gelirdi çoğu zaman.
Kendine
sakladığın her cümlenin “sen“ kısmı içimde büyürken bana bıraktığın aşkla örülü
bir yalnızlıktı.
Farkında
olmayışın değil, asıl farkında olup duygularımın üzerine basıp gölgesinde
yürümendi.
Bekleyişlerim
benim bastığım yerde tuzla buz olurken, yazdıklarıma imla hataları eklememe
neden oldu.
Gerçekleri
görmezden gelen bir korkak rolüne bürüneceğini çok sonra önüme attın.
Yazık..
Sadece
varlığınla doğduğunu sandığım güneşin rengi solarken, o renkten kendine
gökkuşağı çizip hayaller kurdun..Senin dilediklerin bir bir gerçek olurken kaç
anlamlı şarkı, kelime heba oldu.
Var
oluşuna tek sıra halinde döşediğim harfleri kendi ellerinle yıktın.Kaç kez
denesek de bir daha eski gibi yazamam seni.. Silinir çünkü, zaman bir sünger
gibi üzerini örter yazacaklarımın.Hislerim kadar gerçek bir “Hoşça kal” ile
kapattım sayfanı, bundan sonra hangi sayfayı çevirirsem çevireyim aynı hikâyeye
çıkmaz.Kalemi çoktan bir başkasının eline verdin.Sana dairlerim yalnızca
geçmişte kaldı şimdi, senin içinse geri dönüşü olmayan bir hatıra
defteri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder